13.11.2011 (Taraf)
Ulaş Oral
Taşoda/Elipsis
“Her
geçen günde yeni bir felaket gelip kavramaz kimseyi. Felaketleri kendi
yaratıyor insan. Ondan bundan çalınmış hayatları yaşıyor. Çokça şiir geveliyor
insanın aklı ona. Kalp bir organdır. Büyütmeyelim. Kırılmaz. Parçalanabilir.
Bir insanı mutlu edemez. Bir şarkı? Alayım. Bir şiir mutlu edebilir insanı.”
Ulaş Oral’ın internet sitesinde yayınladığı bir blog yazısından alındı bu
satırlar. Çünkü Oral, en azından onun bize tanıtmak istediği kişiyi iyi
anlatıyorlar…
Bu
satırlardaki gibi, duyguyla akıl arasında bir yerde takılıyor o. Şarkı seviyor,
şiiri daha çok… Dünya üzerine kafa yoruyor. Oturup düşünüyor ciddi ciddi. Cevap
bulabiliyor mu sorularına? Umurunda olduğunu sanmam. Doğru, sağlam bir yerde
durmak onun kaygısı.
Küçük
İskender’in Kahramanlar Ölü Doğar’ından esinlenerek yazdığı şarkıdaki gibi
“Yükü çok”. Ama onu yaşatan da bu.
Daha
evvel birkaç müzik grubu içinde adını duyduğumuz Ulaş Oral mürekkep yalamakta
olan biri. Şu anda doktora yapıyor. İstanbul Üniversitesi’nde müzikoloji yüksek
lisansını tamamlamış. Akademi İstanbul müzik bölümünü birinci bitirmiş. Gitar
ve vokal eğitimi sırasında Şevket Akıncı, Akın Eldes, Ayşe Tütüncü, Fuat
Güner’inde aralarında bulunduğu önemli isimlerle çalışmış.
2005’te
‘Post-modern Aşka Arabesk Yazılar’ isimli bir kitabı yayımlanmış. Şu sıralar
iki yeni kitap üzerinde çalışmaktaymış.
Röntgenler, Panayırlar ve Cenaze Marşları onun kendi adını taşıyan ilk
albümü. Bir konsept albüm. Dokuz şarkı üç bölüme ayrılıyor. Albüme ismini bu
bölümler veriyor.
Röntgenler’de
hikâyelere konu olan bazı karakterlerin iç dünyalarını anlatıyor. Yorgun bir
kahraman ve yüzünü çirkin bulan bir narsist’in yanı sıra bildiğimiz Romeo ve
Edmond Dantes’in röntgenini çekiyor.
Panayırlar
eğlenceli, Cenaze marşları ise hüzünlü şarkılardan oluşuyor.
Oral, rock’ın farklı
tınılarını içine alan bu albümde bizlerle paylaştığı ‘bipolar’ duygularla sanki
kendi röntgenini çekiyor. İlk albüm heyecanına yenilmeyip, kapaktaki belli
belirsiz yüzle yetinerek kartonete boy boy fotoğraf koymaması belki de kendini
kalemi ve sesinin ilettiği duygularla anlatmak istemesinden kaynaklanıyor… Kayıt
Altı, sanatçının içine girmemize izin veren albümleri çok seviyor…
Aşk Mevsimi
Dilek Türkan
Kalan Müzik
Son
zamanlarda sıklıkla adını anar olduk Kalan’ın. Sadece Kayıt Altı’nı takip
ederek bile şu sıralar bol bol albüm basmakta olduklarını anlamak zor değil.
Dinleyiciyle buluşturdukları bir albüm de Dilek Türkan imzalı. Kadife gibi, su
gibi bir albüm Aşk Mevsimi. Şu yağmur çamurda bile mevsim değişikliğine neden
oluyor gönülde. Sesi yüzünden de güzel kadın Dilek Türkan’ın albümü 7 Şubat
2010’da Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleştirilen konserin kaydı.
Tango
söylüyor. Buenos Aires’in kenar mahallelerinden doğup Avrupa üzerinden yirminci
yüzyılın başında Türkiye’yi etkileyen bu ritmin, Türkiye’de hafif naif hafif
arabesk bir ruha bürünüş hikâyesini anlatıyor Aşk Mevsimi… “Rüzgarında öyle
savrulup durulan” aşkların kırdığı ve “tamiri mümkün olmayan” kalpleri, “yarın
düğünümüz var nişanlım sen olaydın” boynu büküklüğüyle okşuyor… “Önce gözlerin
terk etti beni sonra da sen” diye gözyaşı döküyor ve “unutulmayan tatlı
hatıralar”ı anımsatıyor…
Klasik Türk müziği sanatçısı Dilek
Türkan’ı İnce Saz grubunun solistlerinden biri olarak tanımıştık. Grubun Mazi
Kalbimde Yaradır isimli tango albümünün en meşhur parçası ilk Türk Tangosu
olarak bilinen Mazi, bir Necip Celal Andel parçasıydı. Mazi’nin kendisi için
bir dönüm noktası olduğunu söyleyen Türkan, kendi ismini taşıyan albümünde de
tangoyu Türkiye’nin kalbine sokanlardan biri olan Andel’in Sarı Yapıncak isimli
bestesini yorumlamış.
18 eserin yer aldığı ‘Aşk Mevsimi’,
İncesaz’ın kurucularından Cengiz Onural’ın yazdığı uvertür ile başlıyor.
1930’ların en önemli etkinliği Süreyya Opereti’nin tanınmış solistlerinden
Afife Hanım’ın hayat verdiği, Haydar Tatlıyay imzasını taşıyan Gülistan Tango dikkat
çeken bir başka parça. Albümde Fehmi Ege, Muhlis Sabahattin Ezgi, Refik Fersan,
Neveser Kökdeş eserleri de yer alıyor…
Kadıköy
barlar sokağındaki Dunia’nın müzik direktörlüğünü bu yıl Müzik Hayvanı isimli şahane
insiyatif üstlendi.
Kendileri,
Kayıt Altı’nı, sevdiği müzikleri mekânın konuklarıyla paylaşabilsin diye DJ
kabinine davet ettiler… Velhasıl, 19 Kasım Cumartesi akşamı Kayıt Altı olarak
Dunia’dayız. Bekleriz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder