Güneş Kokusu
Yaşar Kurt
Kalan
Öyle
zor ki üzerine kalem oynatmak. Ettiğim her laf kendi geçmişim için edilmiş olacak
sanki. Onu kurcalamak, kim olduğumu kurcalamak olacak.
Yaşar
Kurt’un “bir efsane” olduğu yıllardı… Dünyanın tüm depolitikliğine inat hayatın
politikliğine inanıyorduk. Hem ateşli hem boynu bükük hem de mağrurduk. Yaşar
Ağabey’in şarkıları bize çok yakışırdı yani…
Her
şeye itiraz ediyorduk; oysa “dokuz altı yollarında gülmenin yasak olduğunu”
deneyimlememiştik bile daha.
Bir
eylemde şarkı söylemek için İzmir’e gelmişti de Kordonda karşımda oturup Jack
Daniels içmişti. Viski içmeyi devrimciliğe sığdıramayarak ayıplayacak kadar
çocuk bir o kadar da aptaldım onu son dinlediğimde…
Yaşar
Kurt sekiz yıl aradan sonra çıkardığı Güneş Kokusu’na Efkan Şeşen’in Dokuz Altı
Yollarında’sıyla başlıyor. Ne tesadüf ki, şimdi o saatler arasında, çoğu zaman
asansörde karşılaşan insanların birbirine selam vermeye zahmet bile etmediği,
camlarını açamadığımız, lanet bir havalandırma yoluyla dolaşan mikroplarla epey
haşır neşir oluğumuz ,17 katlı bir plazada çalışıyorum.
Binlerce
insan arasında nasıl yapayalnız kalınırmış, öğrendikçe göz yaşı döküyorum.
Eyleme falan pek vakit olmuyor, çay molalarında bir arkadaşla yan yana gelip dünyayı
kurtarıyorum. Yaşar Kurt’u son gördüğümden bu yana dünya değişti mi bilmiyorum;
ama benimki bambaşka artık. Bunu kabul etmek zorundayım. Ya gerçekle çarpıştım,
ya gerçeği küstürüp hayal alemine daldım… Zamanımın çoğunu çıkış yolu arayarak
geçiriyorum. İşte bu yüzden sekiz yıl sonra gelen bu albümü eski bir dostu bağrıma
basar gibi karşılamaktan başka çarem yok gibi…
Kişisel
bir hikâye mi? Sanırım değil. Kendim Gibi şarkısında “Anılarım birer birer ah
kırılıp döküldüler, şimdi yoksun, orada yoksun, zaten yoksun, belki bir an,
belki bir gün hatırlamak o günleri, şarkılarım birer birer ah kırılıp
döküldüler” diyor Yaşar Kurt… Demek ki, anlattıklarım kişisel değil… İnsan
elinde tuttuğu bu CD’ye bakıp, Kurt’a bir büyücü gibi her şeyi eskiye
döndürmesi için yalvarası geliyor: ‘Haydi Yaşar yine yap’…
Romantik
anıları bir kenara bırakıp şarkılara gelmeye gayret edelim… Güneş Kokusu’nun
içindeki şarkılardan bazılarının kayıtları 2006’da yapılmış. Parçalarda, Engin Yörükoğlu (davul), Ahmet
Güvenç (bas), Çağatay Kehribar (gitar, tef) imzaları var. Son yıllarda pek çok albümde katkısına
rastladığımız Ediz Hafızoğlu (davul) da iki parçada yer alıyor.
Yaşar Kurt, Cem Karaca’nın
30 yıl önce hayat verdiği Emrah’ı da çok başarılı şekilde yorumlamış. Albümün
ödünç alınan parçalarından biri de, Hayyam’ın sözleri üzerine Mehmet Güreli
müziğiyle ortaya çıkan o muhteşem şarkı “Kimse Bilmez”… Ve anonim türkü
Galevera Deresi Kurt’un sesine çok yakışmış. Umut Eroğlu’nun Radikal’deki
söyleşisinden öğrendiğimize göre, Ocak ayında yeni kayıtlara başlıyormuş Yaşar
Kurt. Onda hikâyesi olan Vedat Sakman,
Bülent Ortaçgil, Fikret Kızılok gibi bestecilerin şarkılarını yorumlayacakmış…
Kulp
Kulp
Şafakaraman Production
Kulp’un
albümü geçtiğimiz Haziran ayında çıkmış olsa da, ekip yavaş yavaş basında yer
almaya ve tanınmaya başlıyor. PR tarafı gibi,
aslında albüme ulaşma aşaması da pek kolay olmamış, 2007’den beri çeşitli
eleman değişiklikleriyle çalıp söylüyor Kulp.
Ortaya kendi besteleri çıkmaya başladığından beri de albüm yapmak için
çabalıyor. Hazırladıkları demoyla pek
çok kapıdan dönen Kulp’a ezelden beri müzik piyasasının içinde olduğu hissini
veren Şafak Karaman kapısını açmış. Ve ilk albüm de onun desteğiyle bize
ulaşmış.
Maltepe
Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği bölüm başkanı Çağdaş Turan (vokal, gitar) ve aynı bölümde öğretim görevlisi Kerem
Olgaç’ın (bas)
başını çektiği gruba gitarda Serdar Seçme, davulda Murat
Altun, klavyede Onat Artun’da dahil.
Kulp’un en güzel
yanı, beş kafadan beş ses çıkıyor oluşu. Geniş bir yaş aralığındalar. Her
birinin müzikten de hayattan da anladıkları başka başka. Albümü dinlerken de bu
özgürlükçü havayı koklamak mümkün oluyor.
Grubun gitaristi Serdar
Seçme eski bir Kardeş Türküler üyesi. World müzik kategorisinde Grammy adayı
oldukları açıklanan gruptan aradığını bulamadığı için ayrıldığını söyleyen Seçme’nin
adı her ne kadar grubun son albümü Çocuk Haklı’da geçmese de, müzisyenden albümde
emeği olduğunu öğrendik.
Elimizde genel
olarak bir rock albümü tutuyor olsak da kayıtta pek çok türe rastlamak mümkün.
Bazen grunge, bazen pop ve hatta geleneksel Anadolu tınıları kulağa çarpıyor. Çağdaş
Turan’ın harika sözleriyle harmanlanıyor müzik. İyi bir hikâye yazarı olan
Turan’dan taşan her söz, neden bahsederse bahsetsin son derece samimi. Her
şarkıda bir hikâye anlatıyor. Bazen
arabeskleşmekten kendini alamıyor. İyi de oluyor. “Sensiz cehennem
cennet, senle cennetse zulüm, eğer seni gömerlerse, göğe savursunlar külüm”
sözlerinin geçtiği Yancı şarkısı albümün en sert parçalarından biri.
Kulp, aşk acısından
da bahsediyor, modern dünyanın insanları mecbur ettiği rezil hayattan da, ama 10+1
şarkıda her ne yapıyorsa, çok içten yapıyor. Kulp, yıllardır bildiğim
arkadaşlarımın yaptığı bir albümü dinliyormuş gibi dinledim…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder