26.10.2011 (Radikal/ Hayat)
Kulp’un albüme ulaşmak
için izlediği yol, onca yeni plak şirketine rağmen bu işlerin hala zor olduğunu
anlatır gibi. Çağdaş
Turan süreci şöyle özetliyor: “Önce demo
hazırladık çeşitli yerlere gönderdik. Şafak Karaman’la da bir görüşme
ayarladık. Çok başarılı bir demo değildi. Kayıtlar yetersizdi. Çok niyetli
görünmedi. Ondan sonra albümü kendimiz yaptık. Meğer işler böyle dönüyormuş.
Profesyonel gruplar bile kendi albümlerini kendileri yapıp plak şirketlerine gidiyorlarmış.
Albümü yaptıktan sonra bize en çok inanan Şafak oldu”
Kulp’un
tüm üyelerinin para kazandığı farklı işler var. Bu sebeple albümden maddi bir
kazanç beklemiyorlar. Serdar Seçme, rock’tan
pop’a uzanan tınılarının ekonomik kaygıyla oluşturulmadığını anlatıyor: “Eğer
müzik marketlerde satılsın, Power Türk’te çalınsın gibi bir kaygımız olsaydı
rock müzik yapmazdık. Şu anda piyasada yapılan, rock standına gördüğünüz hiçbir
albüm rock müzik değil aslında. Bir şeyleri değiştirme söyleme derdi olan
insanların hedefi de Kral TV’de çıkmak olmamalı. 2000’lerden sonra sadece
distorsion’lu gitar şarkıları çoğaldı ama rock şarkıları çoğalmadı”
Kendini
muhalif bir yerde konumlandırıyor Kulp, ancak Seçme’nin deyimiyle “Muhalifliğin
kaymağını yiyen” bir grup olmak istemiyor. Seçme söyle devam ediyor: “Muhalif
oluğu için idealist olan adamlar var bu ülkede, Cem Karaca, Suavi... Bu adamlar bu iş için bedel ödedikten sonra
bizim biz şöyleyiz böyleyiz dememiz hadsizlik olur. Zaten günümüzde de tam
muhalif olan yeni kurulmuş bir grup da yok. Çevreci olan bir grup, Moğollar
gibi sesini duyuran birileri var mı? Siyasi görüşü çok uçlara olup da bunu Cem
Karaca gibi söyleyen… Riski göze alan… Varsa da bunlar pazarlamadan mahrum kalıyorlar”
Çağdaş Turan giriyor söze ve konser vermenin bir aracı olarak gördükleri
albümün çok satılmasını istediklerini anlatıyor. “Fakat” diyor, “Kulp’un bir
duruşu var, bir takım düşünceleri var, bunlardan taviz vermeden eğilip bükülmeden
ilerlemek istiyoruz.” Parayı müzik dışındaki işlerinden kazanmanın istedikleri
müziği yapmalarını sağladığını söyleseler de Turan “Sadece müzikle uğraşsaydık
çok daha güzel bir albüm yapardık” diyor. “Türkiye’de çok iyi grupların
elemanları bile başka bir işte çalışmak zorunda. Kolayca geçinen insanlar
olsak, deneysel şeyler de yapardık ama işte...’ “Türkiye’de müzisyenlerin
albümden para kazanmamalarının sebepleri var” diyor Seçme: “Bir sürü aracı
kurum var. Dağıtımcı, Müyap, Mesam, albümün 14.95’lik ücreti zaten moleküllerine
ayrılıyor. O paranın gruba dönmesi imkansız. Dört albüm satılsa birimiz dürüm
yiyebiliyoruz”
Buna
rağmen müzisyenlerin ortaya örgütlü tepki koymadığını hatırlatıyorum. “Eskiden
sosyal medya bu kadar gelişmemişken insanların tepki gösterme biçimiydi sanat”
diyor Seçme, “ama şimdi insanlar Twitter’da bir ileti yazdıkları zaman
gazlarını boşaltıyorlar, sokağa inmeleri gerekiyorsa onun motivasyonunu
kaybediyorlar. Eskiden Woodstock konserinde 70 bin kişi barış diye bağırıyordu,
ama şimdi Rock’nCoke’da ya da başka festivale bunla karşılaşmak mümkün değil,
barış diye bağıranlar daha kitabı basılmadan içeri atılıyor” diye devam
ederken, Turan her şeye rağmen günümüzde müziğin çok daha ‘özgür’ şekilde
yapılabildiğini savunuyor: “Eskiden büyük bir ayrışma vardı, acid’ciler,
metal’ciler gibi… O çok da gerçekçi bir şey değildi. Müzik sonuçta bu ve iyi
yapıldığı zaman her türe ilgisinin olması insanı geliştirici bir şey. Bruce
Springsteen’le Neşat Ertaş arasında bile paralellikler kurulabilir aslında”
Gayet güzel bir grup ve mükemmel müzikler.Şiddetle tavsiye ediyorum.
YanıtlaSil