09.10.2011 (Taraf)
Jeff Bridges
Jeff Bridges
Blue Note
Jeff
Bridges’in endişe ettiği kadar var, o pek çoğumuz için The Big Lebowski’de
izlediğimiz “The Dude”; en iyi erkek Oscar’ını aldığı Crazy Heart filmindeki
dillere destan performansı ve hatta yazımıza konu olan ikinci albümünden sonra
bile… Ne olursa olsun büyük tepkiler vermeyen, hayatın getirdiklerini sakince
karşılayan, küçük küçük hareket eden, küçük dünyasında büyük düşünen “Batı’nın
uzak bir köşesinde yaşayan” The Dude. Bu albümü sıkıcı bulanlar olabilir ama sakin
sakin söylenen country şarkıları kafamın içinde The Dude ile özdeşleştirdiğim Bridges’e
çok yakışıyor. Sanatçının
kendi adını taşıyan albüm 2009 yapımı Crazy Heart filminden sonra şekillendi. Bad
Blake isimli bir country şarkıcısını canlandıran Bridges, filmin soundtrack albümünde altı şarkı
seslendirmişti. Albümün yapımcısı T-Bone Burnett aynı zamanda bu soundtrack’ın
da yapımcısıydı.
İlk
albümü Be Here Soon’dan 10 yıl sonra gelen bu yeni albümün çıkış parçası “What
a Little Bit of Love Can Do” eleştirmenlerin en beğendiği parça, kaydın da en
hareketli şarkısı. Üç parçada Bridges’in imzasını taşıyan albümün özellikle
ikinci yarıdan sonra tekdüzeleştiğini söylemek mümkün olsa da, şarkıların size
ne hissettireceği albümü nasıl bir ruh halinde dinlemeye başladığınıza göre
değişir.
Korteks
İzmir’de
bir tıp fakültesi mezunlarının yıllar sonra yan yana geldiği bir yemekte
sahneye hekimlerden oluşan bir müzik grubu çıkmıştı. Hekimlerin aralarında “Tıp
fakültesinden her şey çıkar; ara sıraysa doktor…” diyerek şakalaştığını
duymuştum. Müzik piyasasında sıklıkla isimleri geçiyor doktor-müzisyenlerin. Şu
şıralarsa yeni katılımcılarımız var.
Psikiatristler Dr. Alp Karaosmanoğlu ve Prof. Dr. Ümit Tural’ın kurduğu Korteks isimli grup, “terapiden albüme” ifadesiyle
tanıtılıyor. Yolları 23 yıl önce İzmir’de öğrenciyken kesişen ikiliye klavyede Ege Karaosmanoğlu ve davulda Tugay
Atak
eşlik ediyor. Kayıt Altına konu olan “Gitmeli”,
adını beynin en gelişmiş tabakası olan, düşünce ve duyguları üreten kabuktan alan grubun ilk albümü. Grup müzisyenlerin hekim olduğu anımsatılarak
tanıtılsa da, belirtmek gerekir ki bu gayet profesyonel müzisyenlerin elinden
çıkmış bir albüm. Gitmeli, müziğe yan uğraş muamelesi yapmıyor. Besteler de
sözler de gayet özenli. Klavye ve elektrikli gitarın eşit ağırlıklarda kullanılmasıyla
sağlam bir rock tınısı elde edilmiş. Bol bol solo kullanılmış. Parçaları dinlerken
zaman zaman Bulutsuzluk Özlemi’ni andım. Alp Karaosmanoğlu’nun ön planda
tutulan vokali tatlı-isyankâr şarkı sözlerine çok yakışmış. Bazılarının terapi seansları sonrası çıktığı söylenen sözler, aidiyet
probleminden aşka, kapitalizmin açmazlarından hayatla bağ kurmak araçlarına
kadar gündelik yaşamlarımızın sıkıntılarını ele alıyor.
Kalan
Asırlardır
kimilerince hakaret olarak kullanılan bir kavram Kızılbaşlık. İktidardan ayrı
bir laf edeni hor görmeye, “gerekirse” hiç çekinmeden üzerine aşağılayıcı, “yalandan”
hikâyeler uydurmaya meraklı bir toplumun ötekileştirip tanımaya ve bilmeye
zahmet etmediği bir derin kültür, gelenek Alevilik-Bektaşilik. İnsan olmanın,
edebin ve irfanın mektebi bu kültür. Neden uzak tutulmaya çalışıldığını anlamak
için âlim olmaya gerek yok. Var
etme, değiştirme ve dönüştürme gücünü içinde hissetmek için cesaret gerek
insana. Kalan Müzik’in Alevi Bektaşi deyişlerini derlediği Kızılbaş serisinin
ikinci albümünde işte bu cesaretin oluk oluk aktığı eserlerin 18 tanesi yer
alıyor.
Albüm
Müslüm Gürses’in sesiyle açılıyor. Sözleri Şah Hatayi, müziği Arif Sağ’a ait
olan eser “Ah Hüseynim Vay Hüseynim”. “Kızılbaştır diye yol tefrik etme, Ademi kınamak
ayıptır softa” diyor sonra Aşık Mahsuni Şerif… İbreti’nin şiirinden Serkan
Yontar’ın besteleyip seslendirdiği “Yaralıyam Deyme Bana” ise, “Ozanım elimde
sazım, Hiç kimseye yoktur sözüm, Sanma ki ben kitapsızım, Telli
kitap özüm benim…” diyerek Kızılbaşlık kavramına dil uzatanlara sesleniyor. Alevi-Bektaşi şiirinin farklı dönemlerinde yaşamış büyük ozanlarının
dizelerinden seçilen bilindik eserleri genç müzisyenler yorumluyor. Albümün
önsözünde Yazar Ahmet Koçak’ın şu sözleri yer alıyor: ‘Aleviler için Kızılbaşlık siyasi bir
kimliktir. Kerbelâ’da zalimin zulmüne dur demektir Kızılbaşlık. Binlerce
insanın diri diri kuyulara gömen Kuyucu Murat Paşalara karşı durmaktır
Kızılbaşlık. “Kızılbaşların katli vaciptir” diye fetva veren Ebus Suud
Efendi’lere başkaldırmaktır Kızılbaşlık. Kızılbaşlık “Enel Hak” fikrini
inancının merkezine koymuş bir inanç sisteminin simgesidir. Hakk’ı insanda
gören, insanı tanrılaştıran bu anlayış, Sünni devlet Müslümanlığı inancına
kafadan karşı durmak demektir. Sazı “Telli Kuran” ilan eyleyerek, kalıplaşmış
din kitaplarının yetmezliğini vurgulamaktır Kızılbaşlık. Ortaklaşa yaşamın
ütopyası Rıza Kenti özleminin hayata geçirilmesi için kavganın adıdır
Kızılbaşlık.’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder