29 Ocak 2010 Cuma

Orta sınıf için bir kitap


Radikal Kitap (29.01.2010)


                                                      


Geçen günlerde elime geçen Adı Duman isimli bir roman yaşama daha umutlu bakmamı sağladı. Çünkü, zaman zaman kafes diye tariflediğimiz sistem içinde, insani yaşam biçimleriyle can kurtaran delikler açılabileceğini gösterdi bana. Bunu hikâyenin onlu yaşlardaki kahramanı yaptı: Ali’ydi adı... (“Hay adına kurban olduğum” diyordu bir nine onunla tanıştığında... Gülümsedim okurken... ) Hikâye basitti aslında. Bir anası vardı Ali’nin, bir de hasta babası. İkisi de çalışamıyordu. Seyyar ayakkabı boyacılığı yapan Ali, ailesiyle birlikte Toroslar’la çevrelenmiş bir coğrafyada yaşıyordu. Hem dağ köyleri vardı orada, hem de zenginlerin tatile geldiği plajlar. Bu plajların olduğu bir kasabada yaşıyordu Ali. Kasabayı çevreleyen dağlarda konaklayan Yörüklerin dillere destan güzellikte köpekleri vardı. Ama Yörükler cinsleri bozulmasın diye bu köpekleri kimselere vermezlerdi. Ali bir gezinti sırasında rastladı bu köpeklerden birine ve gönlü akıverdi ona. 
Buraya kadar ‘sevimli bir Anadolu hikâyesi’ olarak ilerleyen kitap, devlet ve iktidar kavramını içselleştirmiş Ali’yle, göçebe ve bu nedenle de devleti tanımayan toplulukları anlatarak farkını ortaya koyuyordu. Ali, çok beğendiği köpeklerden birini almak için yaptığı konuşmada “Ne yapıyorsunuz bu kadar köpeği?” diye soruyor. “Bizi onlar koruyor. Sen şehirlisin herhal. Peki sizi orada kim koruyor?” deyince bir nine; “Polisler. Devlet onlara bizi koruması için para veriyor” diye cevap veriyor Ali. Naif bir soru daha geliyor nineden: “O adamlar sizi kurtlara, ayılara karşı nasıl korur?” 
Birkaç sayfa sonra ise, köpeğini vermek istemeyen bir dede, “Aha, şu Toroslar’ın bir yanını istesen kolay, ama...” diyor. “Toroslar sizin değil ki dede devletin” diye cevap veren Ali ağzının payını alıyor: “Burada devlet mevlet yok. Biz o devletten de önce vardık burada. Bu dağlar bizim.”
Ve sonunda Ali ikna etti Yörükleri ve köpeklerden birini alıp yola koyuldu. Adı Duman’dı köpeğin. Ali’ninki popüler veya çekirdek ailede yetişen herhangi bir çocukta olması gereken bir hayvan sevgisi değildi. Duman, Ali’nin yoldaşı olmuştu artık. Nereye giderse onunla gidiyor. Onu tüm kalbiyle seviyordu. Bu sevgiye annesi öyle bir saygı duyuyor ki inancına göre ‘pis’ olan köpeği sofrasına bile oturtuyor, Duman’a da bir tabak koyuyordu.
Zenginlerin gelip gittiği sayfiye yerlerinde ayakkabı boyuyordu Ali, her gün zengin biri gelip tonla para teklif ediyor ve bu güzeller güzeli köpeği Ali’den almak istiyordu. Ama olağanca yoksulluğuna rağmen herkese direniyordu Ali. Bir gün ‘iki bin dolar’ı bile reddetti... 
Anadolu’yu çok iyi tanıyan bir kalem olan Ömer Polat’ın anlaşılır şekilde kullanılmış yöresel deyişlerle bezenmiş bu roman, okuyana dilin ve kültürün ‘tek’ olmadığını gösterecek, okuyanın bakış açısını değiştirecekti şüphesiz... Ama bu minik romanı çok sevmemizin bu değişim umudundan öte bir nedeni olmalıydı sanki. 1960’ların sonundan itibaren ‘ticari’ müziğin yükselişi bir yandan da folk müzik sanatçılarını şaha kaldırmış ve folk müzik etrafında kitlelerin toplanmasına neden olmuştu. Çünkü folk müzik daha ‘dürüst’ bulunuyordu. Edebiyatın çağımızda daha ‘naif’ ve ‘dürüst’ bulunan bir yaşam biçimini konu edinmesi de galiba az önce söylediğime benzer şekilde okuyucusunu etrafında topluyordu. Adı Duman’ı ve ona benzer eserleri okumak etrafımızdaki kocaman yavanlığa baş kaldırmaya benziyordu...

‘Adı Duman’ı okuyan değişecektir
Kitabın arka kapağına düştüğü notla okuyucuyu sevindiren Sennur Sezer’e ‘Bu kitap, okuyanı nasıl değiştirir?’ diye sorduk. Bakın neler anlattı:
Adı Duman’ı okuyan orta sınıf, kentli bir çocuk sanırım çevresine daha dikkatli bakacaktır. Asıl önemlisi tek değerin para değil, dostluk olduğunu duyumsayacaktır. Sınavlarda o sınava katılan herkesi rakip olarak görmenin düşmanlık duygusundan da gerginliğinden de kurtulacaktır umarım. Dayanışmanın, arkadaşlığın gücünü de anlayabilir, değişik uluslardan olanların da dost olabileceğini de. Hiç değilse düşünebilir bu konuda. Bence her çocuk için kendini özdeşleştireceği bir çocuk var kitapta. Hatta büyükler de bu öyküyü tat alarak okuyabilir. Yaşadığı şehirden pek dışarı çıkmamış olanlar da ülkesindeki yaşam biçimlerinin çeşitliliğini görecektir bu öyküde. Hayvancılıkla uğraşan Yörükler, sattıkları mısırlarla ev geçindirenler. Ana dili Türkçe olmayanlar. Bence Adı Duman’ı ilk kez okuyup bitiren,  bu öyküyü daha yavaş tadını çıkara çıkara okumak için kitabın başına dönecektir... 

ADI DUMAN
Ömer Polat
Evrensel Basım Yayın
2009
88 sayfa
5 TL.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder