12 Aralık 2011 Pazartesi

KAYIT ALTI: Alper Maral Müzik Hayvanı’na destek veriyor…


12.12.2011 (Taraf)

Her okuyuşumda kalem tutan elimden utanıp, yazmaktan coşkuyla vazgeçtiğim bir yazar;
Ahmet Büke mesela, o anlatsın istiyorum bu hikâyeyi… Bir, bilemedin iki sayfada, gözümüzün önünde canlandırsın müziğe omuz veren Alper Maral’ın hikâyesini…Devlet elinin tersiyle ittiği, itmediğindeyse başımızın üzerine; ulaşamadığımız yerlere çıkardığı; hiyerarşiyi yeniden ürettiği müziğe, unutulmuş ve veya yok sayılmış tavırlarla dokunan bu müzisyenler, ancak kalemiyle sanat yapmaya muktedir olanlar tarafından hakkı verilerek anlatılabilir çünkü…
Bir süredir hem isyan ederek hem de boynumuzu bükerek takip ediyoruz Radyo 3’teki klasik müzik ve caz programlarının yayından kaldırılışını. Bu durum sadece halimizin bu kısmını değil, başından sonuna kadar bütününü düşündürüyor bana… Durup durup dürtüyor zihnimi, diyor ki, ancak konvansiyonel müziğin değil yapı bozumcu tınıların devletin yayın organlarında var olabilmesinin gerekliliğiyle birlikte konuşulduğunda anlamlı her şey…
Mevzuu klasik müziği devlet radyosunda duymakla bitmiyor yani…O yüzden müzik emekçilerine var gücümüzle kulak kabartmalıyız bu aralar…
Fransız düşünür ve yazar Denis Diderot’un ünlü “Zevk sahibi bir genç tanırım. Resim yapmaya başlarken diz çöker dua ederdi: ‘Yarabbim, beni modelden kurtar!’” cümlesiyle anlattığı o özgünlük arayışı Müzik Hayvanı isimli insiyatifi tarif ederken işinizi kolaylaştırabilir. Pek çok şeyin olduğu gibi müziğin de boynunu büken bu dünyada, müziğe hak ettiği eli uzatan birkaç iyi insanının yan yana gelişiyle oluştu insiyatif. Hem burada hem de başka yayınlarda birkaç defa andık adlarını; o sebeple insiyatiften bahsetmeyi bir kenara bırakalım, merak edenleri www.muzikhayvani.com’a yönlendirelim.
Bu ülkenin övünülecek isimlerinden, sayılı besteci ve müzikologlarından birinin Alper
Maral’ın Müzik Hayvanı’ndan iki CD çıkarması çok anlamlı ve önemli.
Albümlerden biri Maral’ın Orta Çağ’ın en ünlü Fransız şairlerinden François Villon’un 1461 tarihli 2000 dizelik yapıtı ‘La Grand Testament’ten (Büyük ahit) bölümleri bestelediği
eseri içeriyor. La Grand Testament doğum ve ölüm hikâyeleri meçhul olan esrarengiz Villon’un otobiyografisi.
İlk seslendirilişi 2009’da Fransa’da gerçekleştirilen bu eser, Maral’ın müziğiyle geleneği reddetmeden ona meydan okuduğunu, yaşamın gelenek ve yeniliğin barıçıl çarpışmalarından doğacak olduğunu müjdelediğini hatırlatıyor.
Albümdeki eserin konuşulması gereken özelliklerinden biri geleneksel opera gibi 70 dakika
değil, 13 dakika oluşu. Alper Maral: "İnsanlar grand opera hezeyanı içinde. Böylesi bir opera ancak devlet desteğiyle olur. Aksi taktide bir konser biletini birkaç yüz liraya satmak zorunda kalırsınız” diyerek anlatıyor oda operasının önemini.
Birkaç dakikalık oda operası anlayışının dünyada sevilmediğini söyleyen Maral, bu eserlerin
konvansiyonel opera dinleyicisine hitap etmediğini hatırlatıyor.
Maral’ın az kişiyle ve yoğun bir çalışmayla kotardığı bu opera sert bir politik söylem
de içeriyor. “Kurumsallığa karşı üç kişi bir araya gelirsin ve opera yaparsın” diyor
Maral. “Operada esas kadının uzun bir aryası vardır. Arkadakiler dururlar. Bu sorunludur”
diye ekliyor…
Ensemble Accroche Note ve Borusan İstanbul Quartet tarafından seslendirilen eserin
CD’si 150 adet kadar her birine seri numarası verilerek basıldı ve Müzik Hayvanı’nın diğer
CD’lerinden farklı olarak ‘free download’a açılmadı..
Bu hafta Kayıt Altı’na aldığımız diğer albüm ise Das Klingende Alphabet; yani 'tınlayan alfabe'. Bu duysal dokümanda şehrin kendine münhasır seslerini duyuyoruz. Albümün içinden çıkan program notlarında Maral’ın, aynı adlı müziğe başlayanlara piyano repertuarını tanıtma amaçlı albümü anarak , “‘Yerli’ bilinen müzik nesnelerini harf sayıp ‘yabancı’ kalınan müzik deyişlerine cümleler kurmak adına, kurcalamalı bir şehir içi yolculuk raporu” dediği Das klingende Alphabet, ilk kez 2005 yılında İstanbul’da gerçekleştirilen ABÇ tasarım sergisi kapsamında bir ses yerleştirmesi olarak sunulmuş.
‘Oluşumunu sürdüren bir yapıtın tamamlanmışlık iddiası taşımayan bir parçası’ olarak
tanıtılan bu eserin birbirine bağlanan bölümlerinde M. Fakih Kademoğlu, Tolga Ünaldı,
Sait Arat ve Alper Maral İstanbul’un muhtelif yerlerinde kâh bir enstrumanın imkânlarını
keşfediyor, kâh susuyor, kâh anlatıyor…
Alper Maral imzalı bu iki albümü ve Müzik Hayvanı’nın diğer ürünlerini Kadıköy’de Zihni
Müzik, Flaneur, Vintage Records ve Dunia Bar; Taksim’de Deform, Beşiktaş’ta Pan Kitabevi’nden edinmek mümkün.
‘Le Grant Testament’ ve ‘Das Klingnde Alphabet’, Alper Maral, Müzik Hayvanı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder