4 Eylül 2009 Cuma

Cinsiyet körlerine...

Radikal (04.09.2009)
Neresinden tutulsa kurgusallık kusan yaşam, kendi akışı içinde bizlere ürkütücü bir gerçeklik duygusu verir. Bu gerçeklik hissi bir çoğumuzu öylesine kör eder ki baktığımız hiçbir yerde sorgulayacak bir şey bulamayız. 
Ders kitaplarındaki resimlerde kadınları mutfakta, erkekleri oturma odasında görmek bizi neden rahatsız etmez? Aynı kitaplarda kız çocuk çoğu kez öğretmen olurken erkek çocuk neden teknolojik gelişmelerin yer aldığı ünitelerde boy gösterir? Bir erkeğin nasıl olur da yemek tuzsuz olduğu için kadından hesap sormaya hakkı olur? Neden bir erkek dar pantalon giyip işe giderken tedirgin olur? Neden kamusal alanda eşcinseller ‘yokmuş gibi’ davranılır? 
Doğan Kitap’ın ‘kişisel gelişim’ başlığı altında sunduğu Psikolog Dr. Linda Papadopoulos’un yazdığı Erkekler Ne Söyler? Kadınlar Ne Anlar? kitabından bahsetmeye başlarken bütün bu yaşadıklarımızın biyoloji gibi masum bir şeye bağlanmadığını söylemeyi borç bilirim.
Kitapta ‘uygar’ın tanımını yapmaksızın “Erkekleri uzaya, kadınları oy kabinine yolladık” diyerek artık yeterince ‘uygarlaştığımızı’ söyleyen yazar, kadın ve erkeğin ilk buluşmaları, flört dönemi, cinsel hayatları, birbirlerinin aileleriyle tanışmaları gibi süreçleri ‘masaya yatırıyor’. İlişkilerin sadece bir kadın ve erkek arasında yaşandığını varsayan kitap, kadını ve erkeği iki farklı ve kaçınılmaz olarak çatışan kategori olarak karşımıza koyuyor. Bu dikotomiyi ise toplumsal kurallar ağıyla örülmüş bir biyolojik farklılıklar temeline oturtuyor. 
Papadopoulos “Yabancı bir ülkeden gelen birinin kültürel normlarını hesaba katmamız gerektiği gibi, bir erkekle bir kadın birbirlerini anlamaya çalıştıklarında ortaya çıkacak olan kültürel farklılıkları da göz önünde bulundurmamız gerekir... Ortalama bir kadın ve erkek arasında genellikle pek fikir birliği oluşmaz.”
Papadopoulos kadın ve erkeğin sekse bakışını anlatırken biyolojik farklılığa da değiniyor. “Kadınlar hemen her zaman, sırf seks yapmak için değil, bir ilişkiye başlamak için flört ederler. Bu da evrimsel açıdan mantıklıdır, zira kadınlar DNA’larını erkekler gibi kolayca yayamazlar...”
Böylesi bir bakış açısı kaçınılmaz olarak kadını erkekten farklılığıyla tanımlıyor. Bu şekilde erkek norm, kadınsa ona benzemesi gereken olarak algılanıyor. Kadın belirleyebilen bir özne değil, edilgen bir nesne oluyor. 
Catharine MacKinnon Feminist Bir Devlet Kuramına Doğru kitabında “Farklılık egemenliğin çelik yumruğuna geçirilmiş kadife eldivendir” der. Yani farklılık üzerinden yürütülen tartışma iktidarla uzlaştırıcı bir havaya bürünerek eşitsizliği kabullenme hatasına düşürebilir. Ortaya konması gereken gerçek farklılıkların olduğu ama cinsiyete dayalı eşitsizliğin (ki bu eşitsizliği gündelik yaşamdaki ‘basit’ ilişkilerde de görmek mümkündür) farklılık temelinde incelenemeyeceğidir. Kadın ve erkeğin farklılığını hafif mizahi şekilde tekrar edip durmak insanları bu farklılığa ve bu farklılık üzerinden yürüyen eşitsizliğe ikna etmek için kullanılabilecek gayet işlevsel bir araçtır. 
Son olarak buram buram çeviri kokan ve çevirisi yüzünden yer yer ne demek istediği anlaşılmayan bu kitap bence cinsiyetçi heteroseksüellere ithaf olunmuştur... 

Sorunun kaynağı hep kadın!
İşte kitapta yer alan diyaloglardan bazıları:
David ve Sophie sevgilidirler...
“David’in annesi:  Sana içecek bir şeyler getireyim mi?
Sophie: (Evet desem hakkımda kötü düşünür mü?) Bir kadeh şarap sadece. 
David’in annesi: Sek mi, yarı sek mi ?
Sophie: (Tanrım, şarap konusundaki bilgimi sınıyor. Belli ki oğlu için yeterince görgülü bulmuyor beni.)
Sophie’nin babası: Sana bir bira getireyim mi?
David bunu “Sana bir bira getireyim mi?” biçiminde duyuyor.
David: Tabii.”
“Rachel: Nihayet geldin. Şimdi topladığım kumaş örneklerine bakıp yatak odamız için kumaş seçebiliriz. 
Matt: Tanrı aşkına, paltomu çıkarıp beş dakika nefes almama izin versen .
Rachel: (Matt beni sevse evimiz için yaptığım planlar konusunda daha hevesli olurdu.)
Matt: (Öyle çıkışmasam iyi olurdu ama evimizin ne kadar uyduruk gözüktüğü imasıyla karışık bir talep gibi geldi söylediği şey. Her şeyi yapamam ya!)”

ERKEKLER NE SÖYLER? KADINLAR NE ANLAR?
Linda Papadopoulos
Çeviren: Bilge Gündüz
Doğan Kitap 
2009
170 sayfa, 10 TL.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder