6 Kasım 2011 Pazar

KAYIT ALTI: ‘Haydi Yaşar yine yap’…

06.11.2011 (Taraf)

Güneş Kokusu
Yaşar Kurt
Kalan
Öyle zor ki üzerine kalem oynatmak. Ettiğim her laf kendi geçmişim için edilmiş olacak sanki. Onu kurcalamak, kim olduğumu kurcalamak olacak.
Yaşar Kurt’un “bir efsane” olduğu yıllardı… Dünyanın tüm depolitikliğine inat hayatın politikliğine inanıyorduk. Hem ateşli hem boynu bükük hem de mağrurduk. Yaşar Ağabey’in şarkıları bize çok yakışırdı yani…
Her şeye itiraz ediyorduk; oysa “dokuz altı yollarında gülmenin yasak olduğunu” deneyimlememiştik bile daha.
Bir eylemde şarkı söylemek için İzmir’e gelmişti de Kordonda karşımda oturup Jack Daniels içmişti. Viski içmeyi devrimciliğe sığdıramayarak ayıplayacak kadar çocuk bir o kadar da aptaldım onu son dinlediğimde…
Yaşar Kurt sekiz yıl aradan sonra çıkardığı Güneş Kokusu’na Efkan Şeşen’in Dokuz Altı Yollarında’sıyla başlıyor. Ne tesadüf ki, şimdi o saatler arasında, çoğu zaman asansörde karşılaşan insanların birbirine selam vermeye zahmet bile etmediği, camlarını açamadığımız, lanet bir havalandırma yoluyla dolaşan mikroplarla epey haşır neşir oluğumuz ,17 katlı bir plazada çalışıyorum.
Binlerce insan arasında nasıl yapayalnız kalınırmış, öğrendikçe göz yaşı döküyorum. Eyleme falan pek vakit olmuyor, çay molalarında bir arkadaşla yan yana gelip dünyayı kurtarıyorum. Yaşar Kurt’u son gördüğümden bu yana dünya değişti mi bilmiyorum; ama benimki bambaşka artık. Bunu kabul etmek zorundayım. Ya gerçekle çarpıştım, ya gerçeği küstürüp hayal alemine daldım… Zamanımın çoğunu çıkış yolu arayarak geçiriyorum. İşte bu yüzden sekiz yıl sonra gelen bu albümü eski bir dostu bağrıma basar gibi karşılamaktan başka çarem yok gibi…
Kişisel bir hikâye mi? Sanırım değil. Kendim Gibi şarkısında “Anılarım birer birer ah kırılıp döküldüler, şimdi yoksun, orada yoksun, zaten yoksun, belki bir an, belki bir gün hatırlamak o günleri, şarkılarım birer birer ah kırılıp döküldüler” diyor Yaşar Kurt… Demek ki, anlattıklarım kişisel değil… İnsan elinde tuttuğu bu CD’ye bakıp, Kurt’a bir büyücü gibi her şeyi eskiye döndürmesi için yalvarası geliyor: ‘Haydi Yaşar yine yap’…
Romantik anıları bir kenara bırakıp şarkılara gelmeye gayret edelim… Güneş Kokusu’nun içindeki şarkılardan bazılarının kayıtları 2006’da yapılmış.  Parçalarda, Engin Yörükoğlu (davul), Ahmet Güvenç (bas), Çağatay Kehribar (gitar, tef) imzaları var. Son yıllarda pek çok albümde katkısına rastladığımız Ediz Hafızoğlu (davul) da iki parçada yer alıyor.
Yaşar Kurt, Cem Karaca’nın 30 yıl önce hayat verdiği Emrah’ı da çok başarılı şekilde yorumlamış. Albümün ödünç alınan parçalarından biri de, Hayyam’ın sözleri üzerine Mehmet Güreli müziğiyle ortaya çıkan o muhteşem şarkı “Kimse Bilmez”… Ve anonim türkü Galevera Deresi Kurt’un sesine çok yakışmış. Umut Eroğlu’nun Radikal’deki söyleşisinden öğrendiğimize göre, Ocak ayında yeni kayıtlara başlıyormuş Yaşar Kurt.  Onda hikâyesi olan Vedat Sakman, Bülent Ortaçgil, Fikret Kızılok gibi bestecilerin şarkılarını yorumlayacakmış…

Kulp
Kulp
Şafakaraman Production
Kulp’un albümü geçtiğimiz Haziran ayında çıkmış olsa da, ekip yavaş yavaş basında yer almaya ve tanınmaya başlıyor.  PR tarafı gibi, aslında albüme ulaşma aşaması da pek kolay olmamış, 2007’den beri çeşitli eleman değişiklikleriyle çalıp söylüyor Kulp.  Ortaya kendi besteleri çıkmaya başladığından beri de albüm yapmak için çabalıyor.  Hazırladıkları demoyla pek çok kapıdan dönen Kulp’a ezelden beri müzik piyasasının içinde olduğu hissini veren Şafak Karaman kapısını açmış. Ve ilk albüm de onun desteğiyle bize ulaşmış.  
Maltepe Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği bölüm başkanı Çağdaş Turan (vokal, gitar) ve aynı bölümde öğretim görevlisi Kerem Olgaç’ın (bas) başını çektiği gruba gitarda Serdar Seçme, davulda Murat Altun, klavyede Onat Artun’da dahil.
Kulp’un en güzel yanı, beş kafadan beş ses çıkıyor oluşu. Geniş bir yaş aralığındalar. Her birinin müzikten de hayattan da anladıkları başka başka. Albümü dinlerken de bu özgürlükçü havayı koklamak mümkün oluyor.
Grubun gitaristi Serdar Seçme eski bir Kardeş Türküler üyesi. World müzik kategorisinde Grammy adayı oldukları açıklanan gruptan aradığını bulamadığı için ayrıldığını söyleyen Seçme’nin adı her ne kadar grubun son albümü Çocuk Haklı’da geçmese de, müzisyenden albümde emeği olduğunu öğrendik.
Elimizde genel olarak bir rock albümü tutuyor olsak da kayıtta pek çok türe rastlamak mümkün. Bazen grunge, bazen pop ve hatta geleneksel Anadolu tınıları kulağa çarpıyor. Çağdaş Turan’ın harika sözleriyle harmanlanıyor müzik. İyi bir hikâye yazarı olan Turan’dan taşan her söz, neden bahsederse bahsetsin son derece samimi. Her şarkıda bir hikâye anlatıyor.  Bazen arabeskleşmekten kendini alamıyor. İyi de oluyor. “Sensiz cehennem cennet, senle cennetse zulüm, eğer seni gömerlerse, göğe savursunlar külüm” sözlerinin geçtiği Yancı şarkısı albümün en sert parçalarından biri.
Kulp, aşk acısından da bahsediyor, modern dünyanın insanları mecbur ettiği rezil hayattan da, ama 10+1 şarkıda her ne yapıyorsa, çok içten yapıyor. Kulp, yıllardır bildiğim arkadaşlarımın yaptığı bir albümü dinliyormuş gibi dinledim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder