30.11.2009 (Radikal)
Çocukken tesadüfen açılan MTV’de Bono’yu görmesiyle başlamış her şey. Bono’ya benzeme hayali onu İzmir’in Gümüldür Beldesi’nden kaldırıp İstanbul’a getirmiş. Hikâyesi tanıdık, evet... Ama kendi başına çabalayıp bulup buluşturup 30 bin lira harcayarak albümünü yapmış, klibini çekmiş ve Seyhan Müziği albümünün arkasında durmaya ikna etmiş...
Şimdi ise ‘Aşk Artık Burada Oturmuyor’ albümüyle raflarda, aynı adlı kliple de müzik kanallarında... Özgür Çayan’ın bu ilk albümü kendisinin de kabul ettiği gibi ‘mükemmel’ değil; ama takdire şayan bir çabanın ürünü gibi gözüküyor... Bundan sonra yapacağı işler için merak uyandıran Özgür Çayan’ı izlemeye devam edin derim...
Ne hayal ediyordun albüm işine girişirken?
Benim bütün derdim yaratıcılık. Sürekli yeni bir şey denemek istiyorum. Çocukken MTV ’de Bono’yu gördüm, kendini yerlere atıyor falan çok karizmaydı. ‘Hah!’ dedim, ‘İşte budur’. Ben böyle olmak istiyorum.
Madem bu kadar deneyselliği seviyorsun. Neden pop rock’ı seçtin?
Çok samimi müzik yapıyor olsak da elbette bir ticari kaygı var. Türkiye’nin gerçekleri var. Yarın bir gün onu radyoda çalacak o gitarın distortion'ını biraz kısalım diyorsun.
Albümün hikâyesi var mı?
Şehir dışından gelen bir adamın burada kendini yalnız hissetmesi, yapmak istemediği şeylere yönelirken hayatın kayıp gittiğini hissetmesini anlatıyor.
Senin hikâyen mi bu?
Bir ara Beykent’te mimarlık okudum özel üniversite sistemini kaldıramadım. Ticarethane işte bilirsin. Oradan Yıldız Teknik’e geçtim. 20’li yaşlara kadar bir kasabadan dışarı çıkmamışsınız, İstanbul’a bir geliyorsunuz koca bir şehir. Zengin ailenin çocuğu da değilim. Bir anda burada kayboldum. Yol sorsan yanlış tarif ediyorlar. Çok yalnız kaldım o sıralar. Kıyafetler bile uyuşmuyordu. Barda punk çalıyoruz altta lise pantalonu. Köyden indim şehire oldum.
Emre Aydın da böyle anlatıyordu ilk albümünü. Taklit en güzel öğrenme yöntemidir. Taklit ettiğin isimler var mı?
Taklit değil de özenme olarak Teoman var. Sözler iyi çalışılmış, Bülent Ortaçgil, Mazhar Alanson ilah adamlar.
‘Aşk Artık Burada Oturmuyor’ klibinde Cenk Durmazel, Uluç Öztürk, Ayça Varlıer oynuyor...
35 mm klip bir klip bu. İrfan Yıldırım çekti. Sahipsiz aşk mektuplarını şehrin bütün bu günümüz duygusuzluğunda yerlerine ulaştırmaya çalışan bir postacımız var klipte. Eski bir bisikletle gider, kapıları çalar, ama insanlarya koşulları nedeniyle ya da duygularını kaybettiği için o mektupları reddeder. Postacı da boynu bükük...
Hem klipte hem albümde bu yalnız adam-duygusuz kent hikâyesi ... Bayatlamadı mı artık sence de?
Aslında klişe bu hikâye. Ama ben o hikâyeye bizzat şahit oldum. Birbirini çok seven ama kaybeden iki insanı ağlarken gördüm. Albümdeki şarkılar benim 20 yaş bunalımlarımdan çıktığı için, albüme öyle bir hava sinmiş olabilir.
Bir sonraki albümde biraz daha oturur mu tarzın dersin?
Yeni albümde belki de daha hissiz, daha iyi konseptlerde bir şeyler yazarım. Daha rock, daha elektronik, daha deneysel şeyler yapmak istiyorum. Bugün U2 ‘No line on the horizon’ gibi bir albüm yapıyor. Q dergisi hala beş yıldız verebiliyor. Bu adamlar eline yeni gitar almış liseli çocuk gibi gitarla oynarken, bizimkiler olduğu yerde sayıyor.
Genelde popüler rock grupları politik bir tavır da benimsiyor. Sende de var mı böyle bir tavır?
Politik bir tavrım var tabi. Ama söylemi çok tekrar ettiğiniz zaman anlamı azalıyor. Samimiyetsizleşiyor. Bugün Bono’yu bile eleştirenler çıkıyor. ‘Abi Afrika’dan bahsediyorsun, konserin ön biletleri 550 lira’. Politik olmanın böyle bir riski var. Mor ve Ötesi, Rock’n Coke’u protesto edip Fanta festivaline katılıyor... Aslında böyle uzaktan bakarak eleştirmek de hoş değil. İş bir yerde düğümleniyor işte. Ben de politik şarkılar yazdım, albüme koyacağım, ama yanlarında bir aşk şarkısı olsun da istemiyorum, garip bir duygu. Bir de her şarkıda toplum eleştirisi gazıyla hareket ediyorsan, sen git o şarkılarla 13-15 yaş grubuna hitap et.
Senin politik söylemin biraz daha içine kapalı. Klibin sonunda postacının yanına bir sokak köpeği geliyor ve BGD (Barınak Gönüllüleri Derneği) logosu beliriyor...
Bir klip çektik, para harcadık, niye bir işe yaramasın? Mesela U2’nun bütün dünyada yayınlanmış ‘Pop’ albümünün içinde ‘Fehmi Tosun’a adanmıştır’ diye yazıyor. Albümü elime aldığımda Fehmi Tosun’u araştırdım ve öğrendim ki Türkiye’nin insan hakları ihlallerindeki ilk vakasıymış. Körü körüne birilerine küfretmekten daha elle tutulur bir şey bu.
Adını ilk duyduğumda 'Mahir Çayan’la akrabalığı var mı acaba' diye düşünmüştüm...
Evet akrabalığım var. Ama akrabalığım olsun olmasın Mahir Çayan çok saygı duyulacak bir adam. Bu mevzudan çok bahsetmek istemiyorum; çünkü çok şey geldi başıma bu yüzden. Ayrıca Mahir Çayan gibi bir adamın yanında benden bahsedilmesi ona büyük haksızlık olur. Artık kendi değer verdiği şeyler için yola koyulan adamlar kalmadı. Ben devrim olsun demiyorum ama bir sömürü varsa ortada onun ortadan kalkmasından yanayım. İnşallah tişört baskılarına kadar gitmez ama efsane bir adam o.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder