16 Temmuz 2011 Cumartesi

KAYIT ALTI: 'Sesleri biz yaratmadık, onlar zaten vardı!'

13.03.2011 (Taraf)


Şifalı otlar İçin Postüdler
Eray Düzgünsoy
Müzik Hayvanı

Müzik, dokunabildiklerimizi ya da dokunamadıklarımızı yeniden ve yeniden tariflediğinde; yani bir keşfe dönüştüğünde, kim olduğumuzu, nerede durduğumzu ve hatta nerede durmamız gerektiğini düşündürdüğünde, gözyaşartıcı mükemmelliğiyle yüzleştiriyor. Çok hayvani, çok insani, çok doğal; her neyse; sonuçta “benden taşan” oluveriyor.
Bağımsız insiyatif Müzik Hayvanı, hem müzik hem de müziğin içinden çıkan düşünceler üretiyor.
“Sesleri biz yaratmadık, onlar varlardı ve sayısız kere farklı kombinasyonlarla önümüze konmuşlardı. Biz onları yeniden söyledik.” şeklinde özetlenecek bir bakış açısına sahipler. Bu bakış açısı, müziği “sahiplik” denilen bir tahakkümden uzaklaştırıyor ve ortaya az dokunulmuş, samimi işler çıkıyor.
Müzik Hayvanı geçtiğimiz günlede ilk albümlerini bizlerle paylaştı. Eray Düzgünsoy’un (Kendisini Yakaza Ensemble’dan tanımanız muhtemel) Şifalı Otlar İçin Postüdler’i bunlardan biri. 16 bitki için yazılmış 16 kısa parçanın yer aldığı albüm, İlhan Berk’in Şifalı Otlar Kitabı’nı selamlıyor.

Fragments
Emir Emre
Müzik Hayvanı

Diğer albüm ise, Emir Emre’nin Fragments’i. Gitar ve elektroniklerin birlikteliğinden doğuyor onun müziği.  Beş parçalık albümde gitardaki ustalığını konuşturan genç müzisyen, elektronik kullanımıyla yeni sesler arıyor. Dinlerken zihinde bir hikâye kurduruyor parçalar, sesi bulup bulup kaybettiriyor. Gözünüzün önünde belirenler, hayal gücünüzün derinliklerini hatırlatıyor.
Müzik Hayvanı albümlerini, pek çok müzik markette bulabilir ve internetten indirebilirsiniz. Albümlerin bedeli ise, siz ne kadar vermek istiyorsanız o. Önceden biçilmiş bir ücret yok.
Müzik Hayvanı, dinleyiciye “çetrefil” bir yolla ulaşarak, basitin içindeki karmaşa ve karmaşığın içindeki basit üzerine fikir yürütmemizi sağlıyor.

21
Adele
XL Recordings
Kişisel bir ses. Dinledikçe kişiselleşiyor. Adele Adkins’in bu kadar kısa sürede bu kadar çok hayrana kavuşmasının nedeni muhtemelen bu...
21, Adel’in ikinci albümü. İlki 2009’da onu Grammy ödülüne kavuşturan 19’du..
21,  piyasaya çıktığı ilk hafta 352 bin adet sattı, pop listelerinde baş sıralara oturdu. Gospel, blues, bossa nova ve country öğelerden beslenilen albüm The Cure’un Lovesong parçasının cover’ıyla bitiyor.
Sadelikle gücü aynı anda hissedebidiğiniz 21, kelimenin tam anlamıyla “çekici” bir albüm.

Blue Songs
Hercules and Love Affair
MR INTL
New York’lu DJ Andy Butler’ın başını çektiği Hercules and Love Affair’ın ikinci albümü Blue Songs. İlk albümlerini üç yıl kadar önce dinleyiciyle buluşturmuştu ekip ve çok beğenilmişti. Albümdeki Blind parçasının, geçen hafta yeni albümlerini tanıttığımız Antony & the Johnsons’ın kurucusu Antony Hegardy’nin vokaliyle renklenmesi, bu beğenide önemli bir rol oynamıştı.
Blue Songs’ta Hegardy yok. Ocak ayının sonunda çıkan albüm, müzik piyasasına 15 yaşında giren Andy Butler’ın olgunlaşma dönemi olarak yorumlanıyor. Tekno üstadı Patrick Pulsinger ile birlikte kaydedilen albüm,
büyük ölçüde 80’lerin ve 90’ların parti ritmlerini barındırıyor. Elektronik öğelerin de hissedildiği, pek çok tür ve zamandan izler taşıyan albüm, bu türlerin karması olmaktan ziyade, onlardan etkilenen ancak yeni bir şey söyleyen bir tınıya sahip.

Smoke Ring for My Halo

Kurt Vile
Matador Records
Gelenekten gelen bir güçle doğruluyor Kurt Vile. Dördüncü stüdyo albümüyle karşımızda olan sanatçının tarzı, Dylan’dan Seger’e kadar pek çok isime benzetiliyor. Yanlış anlaşılmasın, kendisinin oralardan gelen bir geleneği sürdürdüğü düşünülüyor. Zira Vile’in müziği kendine münhasır, müziğinin yarattığı atmosfer de öyle...
Philedelphialı sanatçının parçaları, ilhamını insanın kendi kendineliğinden, değişen ruh hallerinden, kişisel bunalımlarından alıyor. Böyle bir iddiayla yola çıkmasa da, modern hayatın yalnızlığı onun şarkılarında tınlıyor. İnsanı yerden yere vuran bir yalnızlık değil fakat bu, alışılan ve gündelik yaşamın içinde öylece duran bir his...

The Valley
Eisley
Equal Vision Records
Teksas’lı DuPree ailesinden iki kardeş  Chauntelle ve Sherri, 90’ların sonunda kendi kendilerine müzik yapmaya başladı. Bu sırada küçük kardeş Stacy sekiz yaşındaydı. Yıllar geçti, Stacy büyüdü, kuzen Weston’da aralarına girdi, Eisley yolculuğu resmen başladı. İlk albümleri Room Noises’in üzerinden altı sene geçti.  Tanıdık bir kadın vokaliyle tatlanan, piyano ve keman kullanımıyla sürükleyici hale gelen bu üçüncü indie-pop albümü için büyük laflar edilemeyeceği açık. Ama hakkını verelim, The Valley, birkaç çocuğun müzik rüyası olmanın da epey ötesinde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder